10 Haziran 2008

açılış sahnesi

(oldukça dar bir dört yolda, bir itfaiye aracı ve bir ambulans burun buruna gelir. bir süre sonra siren sesleri kapatılır ve mikrofonlar (megafon?) açılır)

ambulans: müsaade edecek misin?
itfaiye aracı: çek işte geriye! sen küçüksün..
ambulans: anaryaya alınca serum şişeleri dökülüyor, sen çek!
itfaiye aracı : atma!
ambulans : kardeşim acelem var!
itfaiye aracı : yapma ya! ben de akşam gezintisine çıkmıştım!
ambulans : geçiş hakkı benim yasalara saygılı olalım!
itfaiye aracı : bendeki el kitabında öyle yazmıyor ama?
ambulans : eskidir o!
itfaiye aracı: bu senenin!
ambulans : bu senenin ama hangi ay bakalım?
itfaiye aracı : saçmalama da yol ver!
ambulans : bak, hamile bir kadın trafik kazası geçirmiş, bacakları sıkışmış... kalp hastası ve yüksek tansiyondan muzdarip bir kişi olduğuna dair duyumlar aldık!
itfaiye aracı : abartma be! çabuk yolumdan çekil yoksa şehirin doğu kesimi kül olacak!
ambulans : asıl sen abartma! ben gelirken gördüm, bir çöp bidonu alev almış sadece...
itfaiye aracı : yok ya? hangi dangalak sadece bir çöp bidonu yanıyor diye itfaiyeyi arar? bana bak, insanlık suçu işliyorsun! hadi o çöp kutusu tamamen ahşap binaların bulunduğu bir mahallede ahşap hastası bir adamın yaşadığı evin mutfağındaysa?
ambulans : yuh! bu kadar da uydurulmaz yahu! bak ben başka bir şehirden gelmiyorum; bahsettiğin kadar bir ahşaplaşma yok bu şehirde! kabul et ki küçük bir yangın bu... hem o kadar tehlikeli bir durum olsa seni böyle düdük gibi yalnız göndermezlerdi!
itfaiye aracı : senin gevezeliğin ve saygısızlığın ile sanırım o yangın epeyce büyüyecek zamanı bulmuştur. acil bir durum var ya, anlamıyor musun!

(megafonlu sebze aracı diğer bir yönden belirir ve yolu kapamış olan itfaiye aracı ile ambulans ikilisine dik pozisyonda durmak zorunda kalır)

ambulans : arkamda bir kamyon var zaten...
itfaiye aracı : zamanında çekilmedin işte...
sebze satıcısı: (pıhh diye bir ses çıkarır, mikrofonunu dener)
ambulans : kim bilir onun arkasında ne var...
itfaiye aracı : benim de arkamda arabalar birikti; hiç mi kımıldayamıyorsun?
ambulans : kamyon! kamyon! geri al biraz kamyon!
sebze satıcısı: abicim, alamaz gibi ya... onun da arkasında birikme olmuş...
ambulans : kim lan bu?
itfaiye aracı : sebzeci...
sebze satıcısı : abi hayırdır?
itfaiye aracı : bi' dakka kardeşim yahu...
ambulans : aslında sen biraz yana kaysan en azından ben aracın burnunu sokabilsem gerisi kolay..
sebze satıcısı : hemen kayalım abi...
itfaiye aracı : ya kardeşim sen dur durduğun yerde! ambulans! ambulans, kayamam zira burun burunayız kör müsün be!
ambulans : belli ki karşıdan cayır cayır geliyorum, ne halt yemeye burnuma kadar geliyorsun! hayret bir şey yahu!
itfaiye aracı : bak asabımı bozma benim! ulan benim rengim bile kırmızı; haddini bilsene!
sebze satıcısı : abi... korna öttürüyorlar...
ambulans ve itfaiye aracı: sen bi' sus!
sebze satıcısı : yok, yardımcı olma maksadıyla...

(bir polis arabası boş kalan tek yönden karmaşaya dahil olur)

itfaiye aracı : ıslataca'm hepinizi o olacak!
polis : n'oluyor lan burada!
sebze satıcısı: aha polis geldi...
ambulans : çok aciliyeti olan bir vukuata intikal etmek üzere yasal sınırlar dahilinde olabildiğince ivedi seyrediyordum ki yolum tıkandı... memur bey...
itfaiye aracı : ulan yalaka! ben ne halt yemeye çıktım yollara! polis bey, bu ambulanstan sadece ben şikayetçi değilim; artık bu durum kamuyu da ilgilendiriyor!
polis : susun! derhal yolu açın!
sebze satıcısı : nası' olacaksa...
polis : ne dedin lan sen!
sebze satıcısı : yok bir şey komserim...
polis : derhal yolu açın yoksa bir suçun engellenmesine yardım ve yataklık etmekten dolayı hepinizi içeri atarım!

(vs..vs..vs)

* bunun, bir filmin açılış sahnesi olmasını isterdim; ilerleyen sahnelerde her birinin (sebzeci dahil) filmle ilgili bir olay için yola çıkmış olduğu anlaşılacak tabii...

devamını göster

mikro-dalga

*cevaplandırılmış bir anket formunun yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu ve onbirinci soruları -ve cevapları:

7) şunu bir defada doğru olarak yazınız: "kırk küp kırkının da kırkı kürük pük"
- kırk küp kırkı da kır... yok, baştan, kırk küp kırkının da kulku...yok olmuyor..
8) pekala, bu kadar soru yeter mi?
- evet, yeterli... çok hoş sorulardı...
9) bir soru daha sorayım?
- hayır yeterli, hem bu da...
10) dur dur, hiç kedi besledin mi?
-hayır; hiç hoşlanmam kedilerden...
11) beslemiş olsaydın harika bir soru sorabilirdim biliyor musun?
-evet, tahmin edebiliyorum...

*barmene soru: mavi cin var mı?
barmenin cevabı: bildiğim tek mavi cin, kot markası...

*cevap: annesinin cenazesine katılanlardan birine aşık olan kadın, kızkardeşini, bir dahaki cenazede aşığını görebilmek için öldürmüş.

*dünyanın en büyük yazarının son eseri:
DOĞRU BAŞLIK


Anlatmak İstediğim.


*fransız selamisi; atatürk selamileri; last fm: sosyal müzik selamisi...

*bir "badigard"lık sınavından soru cevap:
-iki kere iki?
-duruma göre değişir...

*nevizade'de oyuncak makineli tüfek satan amca: "hepinizi öldürdüm! bir ben yaşıyorum"

*patlayan insanlar. kan ve küçük parçalar kalacak denli bir parçalanma. sıkıntıdan...

*göz içerdedir ve dışarıdan içeriye doğru çalışır:
"gerçeğin içindeki gerçeğe biraz temkinlice yaklaşan gerçeğin yanında, gerçekten oldukça yükseğe zıplayabilen gerçekten daha köşegen olan gerçeğin altında duran gerçekle beraber şarkı söyleyen gerçeğin en sevdiği gerçekle, her sözüne inandığı gerçeğin akıl almaz seksi gerçekliğinin ardında duran gerçeğin iç cebindeki gerçekten çıkma basit gerçekliğine eklenen tayvan malı gerçeğin sırıttığı o güzel gerçeğe bakan gerçeğin işaret ettiği gerçek."

*"çok önceleri bu masada tek gözlü bin kral ile, gözleri sağlıklı bin kral otururdu. şimdi hepsi kabirde eşit körlükle yatmaktadır." (1001 gece masalları,yky, 2-2, s.382)

devamını göster

07 Haziran 2008

goldie 12

bu sefer arayı fazla uzun tutmama gerek kalmadı... epeyce mücadelenin sonucunda bir dolu fotoğraf çekildi ve en güzellerini de işte aşağıya ekledim... goldie'nin ilk defa benim (ve kardeşimin) çektiği görüntülerinin dışında görüntülerini yayınlamış oluyorum böylece...
görüntüleri almak gerçekten de oldukça zordu çünkü zibidi goldie her zamankinden daha fazla hareketliydi. bazı fotoğraflarda patisinin üzerinde duran kırmızı çubuk onun ödül maması ve haspa sadece bir yiyecek söz konusu olduğunda söz dinliyor... zamanında (bu konuda) itinayla kodlamasını yapmış olduğumdan ("bekle!"), o fotoğraflar oldukça net ancak "kırmızı şeritli" çıktı...
söylemeye gerek yok gerçi; yine de: fotoğraflar yüksek çözünürlüklü; üzerine tıkladığında kocaman açılıyor...





































fotoğraflar : nil mısırlı

devamını göster

04 Haziran 2008

aptala masal*

avustralya, 2007...
richard watson uyandı, giyindi ve kahvaltı hazırladı. içinde bir sıkıntı vardı, uzun zamandır akla zarar boyutlarda gereksiz bir şey yapmıyordu. varsa yoksa küçük genellemeler; onlar da kesmiyordu doğrusu... çay kaynarken pencere kenarındaki aşk merdiveni** bitkisinin yapraklarını sayıp, tüm yapraklar bir araya getirildiğinde oluşacak şekli ve bunun ölçüsel değerlerini hesapladı.
bu arada ross dawson uyanmış, mutfağa girmişti bile.. richard'a ve kendine çay koydu. ross'un uzattığı fincanı alırken, ross'un boxer donuna baktı ve "benimkini giymişsin" dedi richard...
sakince kahvaltı yapmaya başladılar. ross, "canın sıkkın? istersen çıkarayım donunu, eğer, yani..." gibi bir şeyler söyledi. "yok hayır, yani sen bilirsin de, sıkıntım ondan değil, şöyle üçüncü dünya ülkelerinin gazetelerinde bile yankılanacak bir araştırma yapasım var..." dedi richard.
"yapalım baba, nedir yani, dur getireyim kalem kağıt" diye hemen heyecanlandı ross; seviyordu richard'ı; ne de süprizlerle dolu bir insandı...
richard kahvaltı masasını toplarken, ross kağıt, kalem, cetvel işte ne lazımsa hepsini getirmişti bile.
"bir çizelge hazırlayalım mesela..."
"hah işte de, ne çizelgesi?"
"düşünelim nedir yani..."
"kadın erkek arası farklar konusu?"
"boku çıktı onun..."
"hayvanlar insanlar?"
"sıkıcı... maymunda tıkanıyoruz..."
"oğl'm en mantıklısı teknoloji ve yaşam"
"bak iyi buldun... o zaman, şey yapalım, 50 yıl içinde neler icat edilecek onları araştıralım?"
"yuh! nasıl bileceğiz yahu! boşver sen onu, en güzeli, 50 yıl içinde neler yok olacak olsun ismi..."
"evet evet... süper... hadi... şu senin tükeniş çizelgesini getir de desteksiz atıyorlar demesinler..."

*ismini anmak istemediğim (dolayısıyla bağlantısını da vermek istemedim) aşağılık bir gazetenin haberi üzerine bir canlandırma. (bir haberde eğer "...mi bilinmez ama..." diye geçen, bir cümle bağlama bölümü okursan/duyarsan bil ki dangalak yerine konuluyorsundur! )

**aklımda "şeytan merdiveni" diye kalmış... google resim aramada o isimle bulamayınca, "merdiveni bitki" diye arattım ("bişey merdiveniydi ya ne merdiveniydi?") ve karşıma aşk merdiveni çıkınca "yuh!" dedim kendime. kullanmayım diyorum psikolojiymiş, bilinçaltıymış...

devamını göster