21 Şubat 2013

silecekte kuş yuvası



vatandaşın biri aracını bir park yerine bırakıp gitmiş, altı gün sonra döndüğünde işte yukarıdaki durum ile karşılaşmış. hayat, duran araca arkadan bindirmiş dense, yeridir. ne yapsam ne etsem diye düşünmüş, konuyla ilgili birilerini aramış, sonuçta yavrular yumurtalarından çıkana kadar arabayı park yerinde bırakma kararı almış.
öykü gerçek mi değil mi bilemem ama (öyle bir durum karşısında) adamın, yuva işlevini tamamlayana kadar aracını park yerinde bırakmaya karar vermesi ilginç geldi bana. herkes yapmaz ya da yapamayabilir böyle bir şeyi. bir fedakarlık ama işte hayata renk katıyor. daha da katkısı olabilir hatta: ertesi gün, "kap arabanı gel, falan fişmekan yere gidelim" gibi bir teklifi "benim arabayla yola çıkamayız çünkü arka cam sileceğine bir kuş yuva yapmış" gibi muhteşemliği doğru olmasından kaynaklanan bir bahane ile karşılamak pek az insanın yakalayabileceği bir şans!

kaynak: http://www.blameitonthevoices.com/2013/02/improvised-nest.html

devamını göster

13 Şubat 2013

calvin ve hobbes: derleme

binlerce yıl önce calvin ve hobbes ile ilgili bir şeyler yazmıştım. pis bir resim, foto biriktiricisi olmamdan dolayı zamanla bir calvin ve hobbes sahnesinin bir çok versiyonu birikti. madem böyle bir yığın oluştu o halde onları bir araya getirmek gerek:






john calvin and thomas hobbes - spacecoyote



bilbo and gandalf - cooljohnny

kaynak


where's carl? - joel watson


ywb - calvin + hobbes tribute - steorra-moonstar


kaynak



Dan Vs. Crossing Logs - SugarKills


jerry carr


nite4awk


mattofsteel


eric-with-a-k


fuzzymutt

devamını göster

08 Ocak 2013

romeo ve kankası

bir kedi ile bir köpeğin arkadaş olmasında şaşırılacak bir şey yok. özellikle bunlar aynı evde, bahçede yaşıyorlarsa. ancak ikisi de sokakta yaşıyorsa, işte o pek nadir görülen bir şeydir sanırım. üç dört yıl önce bizim goldi'ye kur yaptığı için "romeo" ismini taktığımız bir sokak köpeği var. arada sırada görünür, genelde yalnız takılırdı ancak yaklaşık bir senedir bir kediyle takılıyor. nasıl karşılaştılar, nasıl olup da birbirlerine yaklaştılar ve beraber gezmeye başladılar bilemiyorum.
romeo ve kankası (boş yere kanka demiyorum; bunlar yan yana gelmiş iki hayvan değil sadece) bugün de geldiler ve olan biteni kaydettim:


devamını göster

03 Ocak 2013

cennet zararlısı

bu gezegenin, üzerinde var olan tüm varlıklar için ve hatta çok uzaklardaki varlıklar için tam da bir cennet olduğunun farkında olmayan, bu cennetin bir cehenneme dönüşmesinde doğrudan ya da dolaylı sorumluluğu bulunan, buna rağmen bir gün cennete gidebilmek için ölmeyi bekleyen milyonlarca insan var. bununla beraber, bu gezegenin, özellikle üzerinde var olan tüm varlıklar için bir cehenneme dönüştüğünün farkında olan ve bu yıkımın durdurulması gerektiğini düşünen de milyonlarca insan var; ya da binlerce, bir an emin olamadım. böyle bir şeyi düşündüğümde, kendimi ayrı tutma eğilimi gösteriyorum, insanlar gezegeni ve gezegen üzerindeki yaşamı yok ediyor ama ben onlardan biri değilim, diye düşünüyorum, ben iyilerdenim! uzaydan, bilmiyorum nereden gelip, "sıçmışsınız lan cennet gibi gezegenin içine!" diyecek uzaylıya, "abi silahını bana doğrultma lütfen, ben hep söyledim, ama dinlemediler" diyeceğim; o gün geldiğinde. bir işe yarayacağını zannetmiyorum ama! 
tüm bedeni çeşit çeşit mikrobun halt yemesiyle hastalanmış bir insana, bedeninizi tüm mikroplardan, kötü, bozulmuş hücrelerden temizleyelim mi yoksa bazı mikroplar kalsın mı bedeninizde, diye sorsalar, aman efendim, mikrop falan bırakmayın, temizleyin beni rica ederim, diye cevap verir hasta olan. yine beden üzerinden konuşacak olursak, insan vücudu da aslında tam bir mikrop, bakteri yuvası. sadece bağırsak sisteminde, insan bedeni için zararlı, zararsız veya yararlı binlerce canlı var. gitmiş, görmüş gibi konuşmayım, alıntı yapayım:
(...) bağırsaklarımızdaki mikrop sayısı, bizim kendi hücre sayımızın neredeyse on katı. bu mikroplar arasında hastalık çıkarmaya fırsat kollayanlar da var ama birçoğu zararsız, hattâ yararlı: bizim sindiremediğimiz bazı besinleri sindiriyor, bağırsaklarımızdan emilebilir hale getiriyor, ayrıca B7 ve K vitaminlerini üretiyorlar.
bu bakteriler sadece mevcudiyetleriyle bile, zararlı olabilecek olanlarına yer bırakmamak yoluyla bize fayda sağlıyor. bu yararlı bakteriler aldığımız bir antibiyotikten etkilenirse, meydan o antibiyotiğe dirençli ve bize zararlı bakterilere kalabiliyor. o kadar ki clostridium difficile adlı bakteri, bir insanda bu şekilde ağır ishale, hattâ ölüme sebep olabiliyor!"
demek ki, bir sistemde zarar vermeden hatta o sisteme yarar sağlayarak yaşamak da olanaklı. bakteriler, mikroplar falan yapabiliyorlar yani bunu. tam bu noktada, sistemin farkındalığından da bahsetmek gerek. kendine, sağlığına dikkat ettiğinde, bağırsaklarındaki denge de korunuyor, kötüler kazanamıyor. ancak şöyle bir durum var, sen bağırsaklarında olan biten hakkında -genellikle, bir yerlerden bir şeyler okumadıysan misal- en ufak bir fikre sahip değilsin. bunun da ötesinde, irade ya da karar mekanizması işletmen olanaksız: yukarıdan gelen kararlı bir ses ile bağırsaklardaki tüm zararlı mikrop ve bakterilerin "yanlışlardaymışız!" deyip, doğru yola girmeleri  olanaklı değil.
başa sarayım: gezegenin kendine has hastalıkları da vardır belki? ancak ona en hızlı ve büyük zararı insan veriyor. "ben iyilerdenim" demenin bir anlamı yok, bir grubun üyesi gibi hissetmekten başka! "ben iyiyim" diyebilmek belki önemli olabilir; birine değil de kendine; inanarak. illa çok büyük şeyler yapmak gerekmiyor; bak küçücük bakteri B7 vitamini üretiyormuş; ne güzel. kendine ve çevresine zarar vermiyor ve "gün boyunca bi' dolu şey yaptım ama görenim yok!" diye düşünmüyor. haha, yok bir de düşünseydi!



ayrıca bak: açık bilim: insanlık nasıl "ölür"
alıntı: açık bilim: "antibiyotiğin fazlası zarar"

devamını göster